TIP FAKÜLTESİ

Haberler

GAÜ'DEN

GAÜ TIP FAKÜLTESİ AKADEMİSYENİ YARD. DOÇ. DR. TUNCAL’DAN AŞI KARŞITLIĞINA BİLİMSEL YAKLAŞIM

GAÜ TIP FAKÜLTESİ AKADEMİSYENİ YARD. DOÇ. DR. TUNCAL’DAN AŞI KARŞITLIĞINA BİLİMSEL YAKLAŞIM

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Tıp Fakültesi’nden Yard. Doç. Dr. Tıbbi Biyokimyager Akıle Tuncal, aşı karşıtları tarafından yapılan “aşılar etkisizdir” söylemlerine değinerek “Aşı Karşıtlığına Bilimsel Yaklaşım” adlı bir açıklamada bulundu. Tuncal yaptığı açıklamasında, bu gibi söylemlerin bilimsel verileri çarpıtarak aktarılan yanlış değerlendirmeler olduğunu söyledi.

Yard. Doç. Dr. Tıbbi Biyokimyager Akıle Tuncal açıklamasında, “Hiç şüphesiz aşılar insanoğlunun sağlık alanındaki en değerli buluşlarından bir tanesidir. Aşılar bağışık yanıt oluşturan etkileri dolayısıyla enfeksiyon hastalıklarına karşı bağışıklık oluşturarak toplumda enfeksiyon hastalıklarının yükünü azaltırlar. Ancak, aşılarla ilgili şüphecilik ve yanlış bilgiler ilk aşının üretildiği tarihten itibaren giderek artmaktadır. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın 2013 bilimsel verilerine göre hiçbir aşı yaptırmamış olma durumu 13-26 aylık çocuklarda 2008’de 20 bin civarlarında (%1.6) iken 2013’te 37 binlere (%2.9) yükselmiştir. Bir hastalığın görülme sıklığının yıllar içindeki değişimine bakıldığında, hâlihazırda kullanılan aşıların ne kadar etkili olduğu tartışılmaz bir biçimde görülebilmektedir.   Buna örnek olarak, geçmişte çok can kaybına yol açan fakat artık dünya üzerinden silinmiş olan çiçek hastalığı verilebilir. 1966 yılında yaklaşık 15 milyon çiçek hastası ve bu hastalıktan ölen kişi sayısı yılda yaklaşık olarak 1,5 milyon- 2 milyon arasında bildirilmekteydi. Çiçek hastalığına karşı 1966 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından başlatılan aşı kampanyası sonucunda en son görülen salgında 1596 vaka bildirilmiş ve 270 ölüm görülmüştür. Böylece çiçek hastalığı aşılama çalışmalarıyla 1977 tarihinden itibaren çiçek hastalığının eradike edildiği ilan edilmiştir. Hastalık etkeni yok edildiğinden çiçek aşısı uygulamalarına da ihtiyaç kalmamış ve 1980 yılında ülkemizde ve tüm dünyada aşılama durdurulmuştur. UNICEF’in verilerine göre eğer çiçek aşısı bulunmasaydı, o tarihe kadar dünyada yaklaşık 5 milyon kişi bu hastalıktan hayatını kaybedecekti. Buna ek olarak difteri, boğmaca, kızamık, tetanoz, verem, çocuk felci gibi önemli birçok hastalığın geliştirilen aşılar sayesinde önlenebildiğinin kanıtları literatürde yer almaktadır”.  

“Tüm bu bilimsel verilere rağmen, son zamanlarda adeta 'bilime karşı bir savaş' başlatılmış ve giderek sayısı artan aşı karşıtı oluşumlar ortaya çıkmıştır. Aşı karşıtlığı günümüzde ortaya çıkmış yeni bir kavram değildir. Aşı karşıtlığı birçok ülkede bireyin hem kendisini hem de yaşadığı toplumu doğrudan etkileyen bir konudur. Günümüzde aktif bir şekilde kullanılan sosyal medya, aşılar hakkında birçok yanlış bilgiye büyük katkıda bulunuyor.


“AŞIYLA ÖNLENEBİLİR HASTALIKLARI ORTADAN KALDIRMAK MÜMKÜNDÜR”

Tuncal, “Elbette aşı olanlar da salgına yakalanabilirler, ancak bu aşıların etkisiz olduğunu göstermez. Aşılanan kişiyi riske atmamak amacıyla aşının içine ölü veya zayıflatılmış virüs konulduğundan ve kişinin bağışıklık sistemi ile ilgili nedenlerden dolayı hiçbir aşı % 100 etkili değildir. Ancak yapılan çalışmalarda aşılanan bireylerin büyük bir yüzdeliği korunurken kalan yüzdelikte ise aşıya rağmen hastalık gelişebildiği görülmektedir. Bu şekilde aşıyla önlenebilir hastalıkları azaltmak ve hatta ortadan kaldırmak mümkündür. Ayrıca aşıya rağmen hastalanan bireylerin belirti gösterme, hastaneye yatış ve mortalite (ölüm) oranları aşı olmayanlara kıyasla oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bu veriler aşıların salgının önlenmesinde önemli derecede etkili olduğunu ortaya koymaktadır” dedi. 

“Aşı karşıtları tarafından ifade edilen tehlikeli bir söylem de “Aşıyı yaptırıp yaptırmamak kişisel bir karardır.” Aşılanmak ilk bakışta bireysel bir karar gibi görünse de toplum bağışıklığına olan etkileri nedeniyle tüm insanları etkileyen bir durumdur. Toplumda herhangi bir salgının önünü kesmek için toplum bağışıklığı eşiğine ulaşılması gerekmektedir. Tıptaki en önemli etik ilkelerden biri hastanın aydınlatılmış onamı olmadan, vücut bütünlüğünü bozacak bir tedavi veya tıbbi girişim uygulanmamasıdır. Ancak aşılar vücut bütünlüğünü bozan bir girişim değildir ve bu kuralın dışındadırlar. Aşılanma kişinin sadece kendisini değil tüm toplumu koruyan bir yöntemdir. Çünkü toplumdaki aşı yapan kişi sayısı ne kadar fazla olursa hastalığın salgın oluşturma riski azalır ve aşılanmayan kişiler aşılanan kişiler sayesinde hastalıktan toplum bağışıklığı nedeniyle korunmuş olur”.