YÖDAK TARAFLI BİR KURUM

Haberler

GAÜ'DEN

YÖDAK TARAFLI BİR KURUM

Demokrat Parti (DP) Genel Sekreteri ve Milletvekili, Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektörü Serhat Akpınar, katıldığı bir tv programında yükseköğrenimde yaşanan sorunlara ve YÖDAK sorununda atılması gereken ivedi adımlara vurgu yaparak, YÖDAK’ta yaşanan krizin Yüksek Adliye Kurul’da bir an önce incelenmesi gerektiğini savundu ve ivedi adımların atılması için Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a seslendi.

 

YÜKSEKÖĞRENİMDE REKABET EDİLEBİLİR POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR 

Ada’da yükseköğretim alanında dünya ile rekabet edebilmek ve uluslararası öğrencilerin Ada’ya kabul görmesi için ciddi bir rekabet politikasının oluşturulması gerektiğini kaydeden Akpınar, “Ülkemizde üniversite eğitim hakkını kullanan öğrenci sayısı % 5 ile 8 arasındadır. Türkiye’den eskiden yüzde 70 civarında öğrenci geliyorken bu oranda yüzde 40’lara kadar geriledi. O nedenle uluslararası öğrencinin Ada’ya kabul görmesi ve yükseköğrenimin uluslararasılaşması için rekabet edilebilir politikalara ihtiyacı vardır” dedi.


CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR GEREKEN ADIMLARI ATMALI 

Bu sürecin doğru bir şekilde ele alınabilmesi için YÖDAK’ta yaşanan sıkıntıların ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Akpınar,  “YÖDAK taraflı bir kurum. Üyelerinden ya kurumdan bahsetmiyorum. Geçmişten bu güne görev üstlenen YÖDAK başkanları taraf olma şeklinde duruş sergiliyorlar. Şu anda da böyle ve taraf olma ötesinde YÖDAK kendi içinde bir akademisyenin daha önce mezuniyetinin sorgulanması ile birlikte diploma krizinin de içinde. Daha önce Prof. unvanı ile görev alan kurul üyesinin aslında prof olmadığı ortaya çıktı. Bu durumun,  bir çok üniversitenin kaderini etkileyecek kararların olumsuz bir şekilde hayat bulmasına yönelik çok ciddi katkısı olduğunu biliyoruz. Yükseköğretim alanın gelişmesine çok ciddi engel koymuş bir hanımefendiydi. O hanımefendinin durumunun ortaya çıkmasından sonra polisiye bir takım süreçler başladı. Bunun hemen akabininde bu defa YÖDAK başkanı ile bir takım sorunların çıktığını görüyoruz. Bu yönde alınması gereken kararların ve özellikle atamayı yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın adım atması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle yüksek adliye kuruluna sevk edilen bir konuda imtina ediyor olması bizler içinde düşündürücü.   Yasal zeminde konunun ele alınması, yanıt alabilmesi, YÖDAK kurulunun ortaya koymuş olduğu belli başlı düşüncelerin yanıt bulabilmesi için Yüksek Adliye Kurulu’nda bu konunun  incelenmesi gerekir” dedi.


YÖDAK KRİZİ ÜNİVERSİTELERİMİZİ DIŞ DÜNYADA İTİBARSIZLAŞTIRIYOR

YÖDAK krizinin özellikle yükseköğrenim kurumlarını dış dünyada itibarsızlaştırdığını kaydeden Akpınar,   “YÖDAK başkanının herhangi bir yasal sorunu yoksa ortaya çıkması eğer yasal sorunu varsa ise yasal sorunsal sürecin bir şekilde sonlanması gerekmekte. Yükseköğretimin iç huzura ihtiyacı vardır bunun içinde elini taşın altına koymaktan kimsenin imtina etmemesi gerekmektedir” diyerek Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a seslenen Akpınar, YÖDAK dosyasının Yüksek Adliye Kurulu’na girerek incelenmesine imkan sağlanması gerektiğini belirtti ve atamalarda her bir şamanın doğru bir şekilde incelenmesi gerektiğini bu konunda takipçisi olacaklarını ekledi.

 

YÖDAK TARAFSIZ BİR DÜŞÜNCE İLE HAREKET ETMELİ

“Bir üniversitenin bir günde onlarca programı kabul görürken fakülteleri görürken bir başka üniversite haftalarca, aylarca, yıllarca bekletilebilir” ifadelerine yer vererek YÖDAK’ın taraflı olduğunu dile getiren Akpınar,  “Belli yükseköğrenim kurumları YÖDAK’ı,  YÖDAK başkanını ve üyelerini kontrol etmeye çalışıyorlar. YÖDAK’ın  bu durumdan kendini soyutlaması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da bu düşünce ile atamaları yapması gerekiyor.   YÖDAk kendi içinde otonom, tarafsız bir düşünce ile hareket edebilme kabiliyetini kazanmalı” dedi.

 

BAZI SİYASİLER OY KAYGISIYLA YÖDAK KRİZİNİ GÖRMEZDEN GELMEYE ÇALIŞIYOR

 YÖDAK krizinde sessiz kalan siyasilere de seslenen Akpınar, “Üniversiteleri denetleme adı altında yükseköğrenimi korku tüneline taşıma girişimi yerine YÖDAK’ın kendini toparlaması gerekiyor. YÖDAK başta uluslararasılaşma olmak üzere pozitif ve üniversiteleri kucaklayıcı bir statüye bürünmeli. KKTC’nin siyasi hareketliliğinde birçok siyasi kendisine bir sonraki seçime hazırlıyor ve gerçekleşecek seçimlerde sayısal oranını düşürecek endişesiyle müdahalelerden kaçarak ilgisiz davranmaya çalışıyor ama bahsi geçen konu KKTC’nin, çocuklarımızın, yükseköğrenimin geleceğidir. Muhakkak siyasilerimizin de çekinmeden yetkilerini kullanabilmesi gerekiyor” dedi.