GAÜ SİYASET BİLİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ ZENGİN, KORONAVİRÜS’ÜN DÜNYAYA YARATTIĞI SONUÇLAR HAKKINDA MAKALE YAYINLADI

Haberler

GAÜ'DEN

GAÜ SİYASET BİLİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ ZENGİN, KORONAVİRÜS’ÜN DÜNYAYA YARATTIĞI SONUÇLAR HAKKINDA MAKALE YAYINLADI


Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ve GAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler Kulübü Başkan Yardımcısı Murat Can Zengin, Koronavirüs’ün dünyaya yarattığı sonuçlar ile ilgili makale yayınladı.

Bütün dünyayı sarsan, 206 ülkeyi hem ekonomik bakımdan, hem siyasi, hemde devlet otoriterlerini bile dağıtan hatta ve hatta süper güç Amerikayı bile dize getiren bir illetten bahsediyoruz. Çin’ in Wuhan kentinde ilk vakalar görülmeye başlandı. Ve çok kısa bir sürede Wuhan kentinin tamamı virüse teslim oldu. Fabrikalar kapatıldı, üretimler süresiz bir şekilde tamamen durduruldu. Tabiri caizse hayalet şehire büründü. Yani ülke kendini iflas eşiğine itti. Akılda bir çok soru var aslında. Bu virüs önceden de var mıydı? Ya da bu bir senaryo mu? Bu soruların cevaplarını hiçbir zaman aslında bilemeyeceğiz. Ve Dünya Sağlık Örgütü bunu bir Pandemi olarak ilan etti. Kesinlikle bu virüs hep vardı. Sadece zamanla virüs çok kez mutasyona uğratıldı. Ve bir küresel silah olarak dünyaya entegre edildi. Bu bir nüfus azaltma politikası mı? Yoksa gerçekten böyle bir virüs Çin hükümetinin yaptığı ekonomi çökertme oyununun bir parçası mı? Yıllardır bildiğimiz bir gerçek var oda şu ki Çin ve Amerika ilişkileri hep bir çalkantı içindeydi. İki hükümetin liderleride birbirlerine hiçbir zaman samimi olmadı. Bu Barrack Obama hükümetinde de aynıydı ve şu an ki hükümet Donald Trump’ta da aynı şekilde devam etmektedir. 

“Vaka Sayısı 8 Milyonu Aştı”

Dünyada şu an vaka sayısı 8 milyonu aştı. Avrupa tamamen virüse teslim oldu. Ölen insanları defnedecekleri yerleri bile kalmadı. Ve yıllarca o methettikleri Avrupa ülkelerinin şu an tamamen virüse karşı ne kadar güçsüz olduklarını hem ekonomik hemde siyasi açıdan görmüş olduk. Kendilerini çok medeniyetli gösteren bu Avrupalılar, medeniyetten uzak , hatta ve hatta islam düşmanlığını bir kenara bırakıp, kendilerini İslamın gizemli güçlerinin içlerinde buldular. Asırlardır ezan sesine hasret olan İspanya, ezan sesi ile  güç bulmaya çalışmaktadır. Aynı durum Almanya'nın Köln kentinde de yaşanmaktadır. 

Ve daha bir çok sayamayacağımız ülkede aynı şeylere şahit oluyoruz. Biraz daha derin konular ile ilgili konuşalım. Aslında çok senaryo var. Her birine inanmak mümkün. Çünkü bahsettiğimiz konunun kahramanları Amerika ve Çin. 

Yani dünyaya hükmetme yolunda derin hırs, ve sonsuz güç ile bu yolda ilerleyen iki ülkeden bahsediyoruz. Made in China ve Made in USA. İki ülkede ciddi anlamda askeri, ve üretim konusunda çok kararlı. Bir taraf Balistik füzeler konusunda çok iyi sonuç almış ve tüm dünyaya gövde gösterisi yapmaktan kaçınmıyor.Diğer taraf ise Patriot ile dünyaya meydan okuyor. Bu savaşın kazananı kim olabilir? Savaşın illa bir kazananı olacak. Nasıl kazanacak? Bu virüsü fırsata çevirmek herkesin elinde. Trump kısa süre önce yaptığı açıklamada 8.3 milyar dolarlık coronavirüs bütçesini onayladığını açıkladı. Ve halkına bu virüsü en hafif şekilde atlatacaklarını, kimseye paniğe kapılmamasını her mitinginde dile getirdi. Amerikada şu an onaylanmış vaka sayısı 2 milyona yaklaştı bile. Trump ve Kurmaylarının öğreneceği çok şey var gibi... İşsizlik maaşı için başvuruların sayısı 3 milyona yaklaştı. Hükümet bunu kaldırabilecek mi acaba akıllarda büyük soru işaretleri var… Harika bir oyunculuktan bahsediyoruz şu an. Senelerdir birbirine ambargo uygulayan 2 ülke, ve dünyanın en iyisi olma çabaları hakka değer. Coronavirüs sadece bu 2 ülkeyi değil petrol rezervinide çok başka bir boyuta sürekledi. Petrol fiyatlarında ki düşüşte hali hazırda görünüyor. Dünya nereye gidiyor? Coronavirüs bütün ülkeleri etkisi altına aldığı gibi, virüs sonladıktan sonrada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını belli ediyor. 

Amerika ile Tahran'ın son zamanlarda ki ekonomik ambargo kışkırtma deneyimleri hem askeri sınırlarda hem de stratejik bölgelerde çok şiddetli hissedildi. Tahran hükümeti koskoca amerikaya dolaylı şekilde savaşırız dedi. Amerika bunu yer mi? Asla. Ben senin ekonomini bitiririm dedi. Sana can veren şeyi senden alırım dedi. Bazı yabancı dış basınlarda okuduğum farklı haberlerde özellikle gözüme çarpan 1 haberden bahsetmek istiyorum. Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bunu sizin eleştirinize bırakıyorum. Haberde şöyle demekte "Coronavirüs salgınının lideri Amerika Birleşik Devletleridir. Ve eğer gözleriniz varsa bunu rahat şekilde anlayabilirsiniz. Amerika İran ile çok sorunlar yaşadı. Aynı şekilde Çin ile sonu gelmeyen amborgalar hep devam etti. Amerika bu virüsü labaratuvarlarında üreterek, CIA ajanları ile Çin'e entegre etti. Ve sonuç? Çin tamamen sanayi ve üretimi durdurdu. Zaten Trump bunu istemiyor muydu? Bugün Tahran tabiri caiz ise nefes alamayacak hale geldi." Evet haber aynı bu şekilde yazıldı ve çizildi. Ne kadar inandırıcı bilemeyiz fakat bahsi geçen ülke Amerika. İşin içinde bir Amerika var. Bu adamların ismi geçtiği her yerde bir düzenbazlık hak getire. Dış medyayı takip edenler iyi bilir. Trump her mitingde ’’Çin Virüsü’’ diyerek kulakları çınlatıyor. 

Çin hükümetide ’’Hayır bu virüsü siz CIA ile getirip yerleştirdiniz’’ diyor. Kime inanacağımızı şaşırdık? Bu işler yarasa ile böcek ile olcak işler mi? Çok düşünmek lazım. Fakat gerçeği kanıtlanmamışta olsa bu işte bir Amerikan parmağı kuşkusuz düşünmekten alıkoyamıyor bizi. 

Peki Türkiye'de son durum ne? 

Türkiye'nin coronavirüs ile imtihanında ne gibi bir kazancı olabilir? Türkiye'de onaylanmış vaka sayısı 180 bine yaklaştı. Ve 152 bin hasta taburcu edildi. Rehavete kapılmamanın önemini bu tabloda görebiliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan Coronavirüs için 15.3 milyar dolar ayrıldığını belirtti. Ülkenin ekonomisi açısından bu büyük bir girişim. Başta İtalya, İspanya gibi bir çok ülkeyede tıbbi malzeme yardımlarında bulunuldu. Hatta süper güç Amerikaya bile… ’’Ülkenin başlıca Askeri sanayi sistemini oluşturan Aselsan’ elini masaya vurdu ve ben buradayım dedi. İlk yerli silahlar ile, daha sonrada coronavirüs sürecinde yerli solunum cihazı üretilmeye başlandı. Şu an ki bulunan süreçte bu Türkiye için müthiş bir avantaj. Yani Erdoğan diyor ki; Türkiye hem sağlık sistemi ile, hem ürettiği yerli sistemler ile hemde ekonomisi ile farkını ortaya koyacak. Şehir hastaneleri ardı ardına açılmaya başlandı bile. Hükümet bulunduğu süreci nasıl daha güçlü bir şekilde yürüteceğini çok iyi farkında. Ülke içinde alınan stratejik kararlar hem sınırlarda yaşanan gerginliği hemde dünya genelindeki virüs kaygısını ört pas etmeye değiyor. Türkiye'nin coronavirüs ile mücadelesi hayranlıkla izleniyor. Yaşlı, genç farketmeksizin her hastaya sonsuz çaba ile ilgileniliyor. Alanlarında uzman doktorlarımız coronavirüs ile mücadelede sonunda ölümde olsa halkını terketmiyor. Bununla ilgili dünyadan bazı örnekler verecek olursak ve özellikle Batıyı ele alacak olursak İspanya'da terk edilmiş bakımevlerinde sayıları bile paylaşılmayan ölüler bulunuyor. İsveçte 80 yaş üstü hastalar yoğun bakıma alınmıyor, ölüme terkediliyor. Yine İsveçte Södertalje Hastanesinde boş yatak olduğu halde yaşlılar alınmıyor. New Jersey'de 4 kişilik bir morgda 20 den fazla ceset bulunuyor. O zaman daha şaşırtıcı bir bilgi vereyim. Almanyada hastalar için huzurlu ’’Ölüm Protokolü’’ imzalandı. O zaman şöyle bir sonuca rahatlıkla varabiliriz. Batının ne kadar göz kamaştırıcı görünüp, bir o kadarda insana verdiği değeri görmemek kaçınılmaz olsa gerek. 


Türkiye'ye övgü dolu gözler ile 1 Batı ülkeleri sanırım 24 Mayıs 2016 da New York Times’ın attığı şu başlık ile ’’Avrupa Birliği Türkiye'nin üyelik süreci saçmalığını bitirmeli’’ nameleri ile yeterince dibe battı. Sonuç olarak bu virüs toplumsal alışkanlıklarımız ile beraber tüm hayatımızı etkileyecek. Tedbiri elden bırakmayalım.