AKYAR; “BU KRİZ SONUCUNDA DÜNYA, BİR SAVAŞ İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİR

Haberler

GAÜ'DEN

AKYAR; “BU KRİZ SONUCUNDA DÜNYA, BİR SAVAŞ İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİR


 
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi Uluslararası ilişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Uluslararası Diplomasi Okulu ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr.Sadık Akyar “Corona Krizi Sonrası Dünya” konusu hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Akyar; Corona virüs nedeniyle oluşan küresel salgın dünya ekonomisini etkilemiş ve etkilemeye de devam etmekte olduğunu ifade ederken, ABD’de açıklanan birinci çeyrek göstergeleri kötü bir durumda olduğunu, açıklandığı günden itibaren daha da kötüye gitmekte olduğunu belirtti.

İkinci çeyrek rakamlarının ayrı bir felaket olma ihtimali çok yüksektir”

 
İkinci çeyrek rakamlarının ayrı bir felaket olma ihtimali çok yüksek olduğunu belirten Akyar; “Dolayısıyla üçüncü çeyrek göstergeleri krizin kartopu etkisi yaratma durumu ile yakından ilgilidir. Benzer olayların benzer sonuçlar yarattığından yola çıkarak daha önce dünyayı etkileyen ekonomik krizleri Corona salgını sonrası için de modelleme yaparak inceleyebiliriz. 1929’da ABD’de meydana gelen ve “Büyük Buhran” olarak adlandırılan ekonomik krizin en önemli nedenleri arasında üretimin azalması ve buna bağlı olarak işsizlik gösterilmekteydi. Krizin etkisi ise 2nci Dünya savaşı ile üretim, özellikle askeri üretim ekonomisi ile giderilmişti. İkinci kriz ise 1973 yılında petrol fiyatlarının yükselmesiyle meydana gelen ekonomik krizdi. Çünkü 1973 Arap-İsrail savaşında yenilen Arap ülkeleri aldıkları karar ile petrol üretimini kısmış ve petrol fiyatları artmıştı. Yani kriz petrol fiyatlarının aşırı yükselmesi nedeniyle olmuş ve daha çok enerjiye bağımlı olan ülkeleri vurmuştu. 2008 yılında meydana gelen Mortgage krizi ise yine üretim kaynaklı olmasından çok finans kaynaklı ve ABD merkezliydi. Corona salgını nedeniyle meydana gelen ekonomik krizin ise, üretim fonksiyonlarının birbiri ile ilişkisinin kesilmesi sonucunda meydana geldiği, bunun sonucunda ise tüm dünya ekonomisi etkilenmiştir. Yani sermaye, işgücü ve üretim fonksiyonlarının tekrar buluşması ile birlikte geri dönüş diğer krizlere göre daha çabuk olabilecektir” dedi.










Şu andaki krizi yaratan salgını Formula-1 yarışlarındaki kırmızı ışıklara benzetebiliriz”

  Herhangi bir nedenle (corona salgını) duran yarışa (dünya ekonomisi) devam etmek için arabalar (ekonominin unsurları) grid pozisyonuna gelmekte, yani arabalar homurdanarak kırmızı ışıkların sönmesini beklemektedir. Kırmızı ışıklar söndüğü anda tüm arabalar hızla ilerleyecektir. Bu nedenle salgın yavaşladığı veya tehdit özelliğini kaybettiği anda ekonominin unsurları da sektörlere göre değişen hızlarda ritmini bulacaktır.  Ancak eğer bu geri dönüş Haziran sonuna kaldığı takdirde, salgının ekonomik etkileri daha uzun sürelere yayılabilir ve tahribatı da   daha fazla olur. Yani mümkün olan en kısa zamanda geri dönüş, dünya ekonomisinde o kadar az tahribat yaratır. Bir de bu geri dönüşün, dünya ekonomisinin yaklaşık %32’ını oluşturan ABD ve Avrupa ülkelerinde olması önemlidir. Çünkü Çin ile birlikte bu ekonominin dünya ölçeğindeki büyüklüğü %50’e ulaşmaktadır.

Zamanında görünen krizlerin sonunda neler olduğunu hakkında açıklamalarda bulunan Akyar; “ABD kaynaklı Büyük Buhran 2nci Dünya Savaşı, 2008 krizinden sonra da Arap Baharı meydana gelmiştir. 1973 krizinin zaten kendisi savaş sonucunda meydana gelmiştir.  Dolayısıyla, bu kriz sonucunda dünya bölgesel bir savaş veya mevcut çatışmaların ani bir savaşa dönüşmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir. Bu konu gözardı edilmemelidir. Krizin ortaya çıkmasıyla birlikte günlük hayattta sıkça duyduğumuz bazı mottolar geliştirilmiştir. Bunlara “Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak”, “Corona öncesi (BC-CÖ) ve Corona sonrası (AC-CS)” ve “Yeni Yeni Dünya Düzeni” gibi bazı örnekler verilebilir. Dünyada değişikliklerin üç ana alanda meydana gelebileceği öngörülmektedir” dedi.

 

Politik ve İttifak Değişiklikleri: Peki Dünyada Her Şey Değişecek ABD ve AB Çökecek, Çin Sovyetler Birliği Yükselecek Mi?
 

 ABD ve Avrupa’nın bu konuda fiziki ve yönetimsel olarak etkilendiği bir gerçektir. Ancak ABD ve Avrupa’da şu anda meydana gelebilecek büyük politik değişiklikler; AB’nin dağılması, bazı ülkelerin NATO’da ayrılması gibi olaylar “Vakum Etkisi” yaratarak çok daha büyük politik ve ekonomik krizlere yol açabilir. Tabii ki ABD ve Fransız uçak gemilerinin mürettebatlarında virüse rastlanılması nedeniyle operasyonlarını durdurması, Yemen’de geçici ateşkes ilan edilmesi belki salgının çatışmalara etkisi olarak görülebilir. Ama öte yandan terör örgütleri Suriye, Irak ve Libya’da saldırılarına devam etmektedir. Dolayısıyla bazı çatışma bölgelerindeki duraksamalar konjoktürel olarak görülmelidir.

Bize göre dünyada politik anlamda meydana gelebilecek değişikliklerin daha çok ülkelerin otokrasi veya demokrasiye evrilmesi yönünde olacağıdır. Buradaki çatışma ise daha çok ekonomik modellerde  gözlemlenebilir. Yani devletçilik merkezli bir ekonomik model ve daha çok demokrasi, ya da liberal ve küresel ekonomik modeli esas alan yönetimler ile otokratik yönetimlerdir. Biz göre dünya,  insan odaklı devletçi bir ekonomik modele doğru evrilecektir. Burada otokratik ve insan odaklı olmayan yönetimlerin gözden kaçırmaması gereken şu husus önemlidir. Her şeyin değiştiği bir dünyada  bu yönetim biçimlerinin de değişeceği gözönünde bulundurulmalıdır. 

“Diplomasi 4.0, siber ve dijital diplomasi ve çok taraflı bir dünyada kamu diplomasisi uygulamaları da  ilave edilecektir”

Diplomasi alanında da yeni uygulamalar gündeme çıkmaktadır. Ayrıca teknolojinin diplomasi alanında daha fazla kullanılması ile birlikte, diplomasinin klasik araçlarına, Diplomasi 4.0, siber ve dijital diplomasi ve çoktaraflı bir dünyada kamu diplomasisi uygulamaları da  ilave edilecektir.

“Mülteci politikaları” konusunun da meydana gelebileceğini belirten Akyar, özellikle sosyal mesafenin en büyük korunma tedbiri olduğu bu salgında, salgının bir mülteci kampına sıçraması trajediye yol açabileceğini,bu tehlike henüz geçmiş olmadığını ifade etti.

 Akyar; “Yine ülkeler tarafından, özellikle Suriye Krizi’nde   Türkiye tarafından uygulanan büyük insan kitlelerinin ülkeye girişlerine izin veren “Açık Sınır” politikaları belki zaman veya lokasyon kademeli bir hale gelebilecektir. Ayrıca düzensiz göç konusunda, salgın bahane edilerek gayri insani uygulamaların ön plana çıkması muhtemeldir”dedi.

Sistem ve Kural Düzenlemeleri konusunda açıklamalarda bulunan Akyar; “Öncelikle biraz önce de belirttiğimiz gibi salgının devlet politika ve müttefiklik kavramlarında büyük değişikliklere en azından yakın ve orta vadede neden olmayacağını söyleyebiliriz. Ancak salgının etkilediği her alanda  sistem ve buna bağlı alışkanlıklarda bazı değişiklikler yaratacağını söyleyebiliriz. Örnek olarak  9/11 saldırısından sonra nasıl uçuş emniyeti ile ilgili sistemler ve kurallar değiştiyse Corona salgınının etkilediği her alan ile ilgili sistem ve kural düzenlemeleri de olacaktır. Genel anlamda bu alanları, geliştirilecek sistem ve değişiklikleri şu şekilde belirtebiliriz” ifadelerini kullandı.

Sağlık sistemlerinde; %100 insan odaklı, ulaşılabilir, yaşlı ve hasta bakım hizmetlerinin ön plana çıktığı, seyyar sistemlere dayalı, ülkeler arası iş birliklerinin yapıldığı (smart health) ve sınır geçişlerinde yeni sağlık kural değişiklikleri ön plana çıkabilir.

Savunma ve Güvenlik alanında; salgın ve buna benzer durumların yönetilmesine uygun ve bu durumlarda harekât kabiliyetini kesintisiz sürdürecek kuvvet yapısı, sistem ve alt sistemlerin geliştirilmesine örneğin, insansız sistemlerde artış gibi gelişmeler ön görülebilir.

Gıda güvenliği ve tedarik zinciri yönetiminde; Gıda güvenliği konusunda ülkeler kendi kendine yeterli bir duruma gelmeyi hedef alacaktır. Bundan sonra diğer ülkelerde kurulan askeri üslere, geniş topraklarda tarım yaparak kendi ülkesindeki bazı gıda ürünü eksikliklerini gidermek için “Tarım Üsleri” de ilave edilebilir. Yine gıda güvenliği ve hayati tüketim maddelerini kapsayacak şekilde kesintisiz bir tedarik zincirine imkân veren yeni sistemler geliştirilebilir.

Finansal ve Sigorta alanında özellikle dijital para, dünya çapında acil durum fonları (isteğe bağlı katılım) vb. sistemler gelişebilir.

Çevre ve çevre güvenliği; Belki de dünya çapında en büyük ortak tehdit olarak gündeme gelebilecek ve işbirliğinin artacağı bir konu olarak öne çıkmaktadır. Hemen tüm dünyada uygulanan sokağa çıkma yasakları nedeniyle meydana gelen karbon  salınımı azlığı nedeniyle Kuzey kutbunda büyük bir ozon tabakası deliğinin kapandığı açıklanmıştır. Ayrıca yine dünya çapında sismik hareketlerin azalmasından bahsedilmektedir. Belki ileriki yıllarda, tüm dünyada çevreyi koruyacak, belirli sürelerde karbon salımını azaltmak için dünya çapında şalterler kontrollü olarak kapanabilir, üretime ara verilebilir.

Alışkanlıklara bağlı değişiklikler hakkında açıklamalarda bulunan Akyar;
 “Var olan ama sokağa çıkma yasağı ve virüsün bulaşmaması için izole kalınan zamana bağlı olarak insanların uyum sağladığı alışkanlık ve sistemler olarak belirtilebilir. Bunları;  online eğitim, eğitim teknolojileri,  ve günlük hayatta kulandığımız önünde “e-elektronik” ibaresi olan   e-ticaret, e-alışveriş, ve resmi işlemlerin elektronik sistemler ile yapılmasına imkan veren araçlar olarak sıralayabiliriz. Günlük hayattaki alışkanlıklarımız, sistemlerde de değişikliklere neden olacak, yeni sistemlerin kurulmasını sağlayacaktır” dedi.

“Dünya çapında ele alınması gereken konulardan birisi de “Covid-19 Alınan Dersler” konusudur

 Dünyanın altını üstüne getiren şu anda 200 binden fazla insanın ölümüne neden olan bir konu sadece  “Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” söylemi ön plana çıkarılarak gözardı edilmemelidir. Şu ana kadar bir çok ülke tarafından bu salgının nasıl ve nerede çıktığı yönünde iddialar ortaya atılmakta, bazı kişi ve kuruluşlarca komplo teorileri üretilmektedir.  Öncelikle gelecekte bu şekilde meydana gelebilecek olayları önlemek veya etkisini en aza indirmek için BM bünyesinde veya uluslararası seviyede bağımsız olarak kurulacak  bir komisyon tarafından, en azından bu iddialar araştırılmalı ve dünya kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Böyle bir çalışmayı  en çok desteklemesi gereken ülkenin de Çin olduğu öngörülmektedir. Aksi takdirde Çin kriz sonrasında bir çok ülke tarafından salgının  sorumlusu olarak görülebilir. Bu yapılmadığı takdirde bu konu yine ülkeler arası çekişmelere kurban edilirse hem yeni bir çatışma veya kriz ortamına neden olabilir, hem de gelecekte benzer bir olay dünyayı çok daha fazla etkiliyebilir. Türkiye, salgının önlenmesi ve tedavi süreci ile ilgili kurduğu işbirliği oluşumunda olduğu gibi, böyle bir komisyonun kurulmasında da inisiyatif alabilir.

Akyar “Sonuç olarak; salgın sonrası krizin politik olarak dünyada dengeleri hemen değiştirmeyeceğini, ancak mevcut ittifak ve gruplaşmalarda bazı değişikliklere neden olabileceği, daha çok ülkelerin iç işlerinde insan odaklı yaklaşımların gelişmesine, dünya çapında ise öncelikle etkilenen sistem ve mekanizmalarda kural ve düzenlemelere yol açabileceği, ekonomik geri dönüşün süresine bağlı olarak dünya ekonomisinin etkileneceği öngörülmektedir” dedi.