'DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ'NDE, GAÜ SES VERDİ.

Haberler

GAÜ'DEN

'DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ'NDE, GAÜ SES VERDİ.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı`nın, basın özgürlüğünün artırılması anlamında bir farkındalık günü olarak öngördüğü "Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nde;  Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi`nin düzenlediği bir söyleşide akademisyenler, alan uzmanları ve öğrenciler bir araya geldi.

GAÜ`den verilen bilgide; Medya ve özgürlüğünün sınırlarının ülkemiz bazında tartışılıp değerlendirildiği söyleşiye; GAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neriman Saygılı ile Bayrak Radyo ve Televizyon Kurumu Müdürü Meryem Çavuşoğlu Özkurt katılırken, yine GAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Selman da oturumu yönetti.

Özkurt, “İletişim Sadece Radyo Televizyon, Gazete Dergi İçin Geçerli Değildir”.

Yakın tarihten bu yana, iletişimin salt radyo ve televizyon yayınlarından ibaret olmadığını vurgulayan BRTK Müdürü Meryem Çavuşoğlu Özkurt, “İletişim; sadece radyo, televizyon, gazete ve dergi için geçerli değildir. Bazı medya kuruluşları; bir yandan hükümeti desteklerken, bir taraftan da karşıtı oluyorlar. Yani; basının fikri, her gün değişebilir. Bu yayın kuruluşlarında çalışanlar; kendilerini gazeteci, basın emekçisi olarak tanımlar. Bizler de öyleyiz, ama bağımsız gazeteciler değiliz. Ben de, bağımsız gazeteci olmadım. Ben kendimi şöyle aksettim. Ben profesyonelim. Birincilikte, her yerde emeğimin karşılığını verirlerse oynarım. Yani bu, kendimi rahatlatmak için bulduğum bakış açısı. Basın özgürlüğü anlamında, şu anda Türkiye’de tekelleşmeye doğru gidiliyor. Tek kanallı dönemde de dayatmalar vardı. 90’lı yıllarda,  özel kanalların devreye girmesiyle, o dayatmalardan kurtulduk gibi görüntü verilse de, özellikle televizyonlar; aslında patronların dayatması altına girdi. Olay; İktidar ve çıkar çatışmasına, siyasi güce ortak olma çabası ve çatışmasına döndü. Bu meslekte, bazen istediğiniz olur. Bazen istemediğinizi uygulamak zorundasınızdır." ifadeleri ile samimi değerlendirmelerde bulundu.

Doç. Dr. Saygılı; "Dördüncü kuvvet, bazen birinci kuvvet haline dönüşüyor."

Yakın geçmişte Türk Ajansı Kıbrıs Müdürlüğü görevinden ayrılan  GAÜ İletişim Fakültesi Öğretim üyesi  Doç.Dr.Neriman Saygılı ise; “Her sene bu tarihlerde, benzer sorunları konuşuyoruz. Çünkü, gerçekten insanlar bencil. Özellikle yayın kuruluşları ki, 4’üncü kuvvet deniyor. Öyle bir an geliyor ki;  birinci kuvvet olarak,  çok şeyi değiştirecek niteliğe gelmiş oluyor. Yazdıklarıyla, ifade ettikleriyle hükümetleri değiştiriyor veya tam tersi, birini yerden yere vuruyor ve doğal olarak basına hakim olan, basına sahip olan, aslında o ülkeye de sahip olmuş oluyor. Kıbrıs Adası`nda yaşayan insanların fikirlerini beyan etme açısından, bir şeyler yapma açısından, gerçekten özgürlük ihtiyaçları var. Çünkü; sorunlarını anlatmak, dertlerini paylaşmak istiyorlar. Bir şeylere tepki koymak gibi ihtiyaçları var. Tarihimizde; Saadet Gazetesi`nden sonra 1891’de çıkan Zaman Gazetesi var. Kendi matbaalarını kuruyorlar, hatta Saadet Gazetesi`nde sadece 16 sayı çıkıyor. 

 

 

Kapatmasının tek nedeni ise; okuma yazma oranının çok düşük olmasıdır. Maddi açıdan da çok sorun yaşıyor Kıbrıs Türkleri, o yüzden alamıyorlar.  Fakat yılların oranına bir bakıp,  tarama yapmak gerekirse;  yıl arasıyla sürekli  gazete çıkarmışlar ve hatta milli mücadele döneminde, gazete tarihinde düşük olan okuma yazma oranı için gazeteyi çıkaranlar,  köşe yazarları tek tek gazeteleri almışlar ve etrafı gezerek,  o gazeteleri insanlara okumuşlar. İnsanlara, onlar için; ne olduğunu ve nasıl bir mücadele ettiklerini açıklamışlar. Düşünceler de bir olduğu için,  kimse onları bu konuda engelleyememiş.  Günümüze gelecek olursak, inanılır derece de değil hem de olması gereken düzeyde değil.  Yirmi tane gazete var. Üç yüz binin üzerinde de bir nüfusa sahibiz.  Bunun en önemli nedeni;  Türk Ajansı Kıbrıs’ın,  ücretsiz hizmet vermesidir.  Haberlere üye oluyorlar, abone oluyorlar ve  haberleri alıp kullanabiliyorlar. Ancak; haberleri çalıp,  bir kaynak belirtmeden yazanlara karşı şunu söyleyebiliriz ki; özgürlüğün bu kadarı, çok fazla. Özgürlüğünüz; patronun isteğine göre, onun yayın politikasına ve siyasilere bakış açısına göre sınırlı. Bu durumda da, siz gerçek anlamda özgür olmuyorsunuz. Seçilen haberlere baktığınız da bunu anlarsınız. Fakat, ülke  genelinde etik kurumlarımız ve  yasalarımız var. Ancak ben, özgürlük boyutunun, özellikle Kıbrıs’ta çok fazla kullanıldığını düşünüyorum” şeklindeki yorumlarda bulundu.

Yrd. Doç. Dr. Selman, “Düşünce ve basın özgürlüğü olmazsa, basın olmaz”.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü için;  Girne Amerikan Üniversitesi İletişim Fakültesi`nin düzenlediği söyleşiyi yöneten,  GAÜ İletişim Fakültesi Basın Yayın Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Haluk Selman da, “KKTC bakımından; özgürlüklerin bu denli olması, bana da olumsuz geliyor. Benim, Meryem Hanım ve Neriman Hocamız gibi deneyimlerim olmadı. Ben, akademik yönde ilerlemeyi tercih ettim. Yalnızca; Milliyet Gazetesi`nde bir dönem yazdım. Açık açık söylenenlerle birlikte, düşünce ve basın özgürlüğünde sorunlar var.  Siyasal iktidar ile basın veya medya sürekli karşı karşıya geliyor. Bu karşı karşıya gelmeler de, hep sorun var. Uluslar arası bir basın anlayışına ihtiyaç var. Basın özgürlüğü kavramına ihtiyaç duyulması için, basın özgürlüğünün ortaya çıkabilmesi için, teknolojik bir gelişme olacak. Bu teknolojik gelişme; ister istemez özgürlük kavramını getirir. Basın özgürlüğü standartlarından sonra, gittikçe daha çok gelişiyoruz. Ülkelerde, kendi yasalarınızı uygun hale getirmelerini söylüyorlar. Türkiye’de bu standartlara imza atan ülkedir. 170 ülke arasında, basın özgürlüğü açısından 154’üncü Türkiye’de, gazetecilik yapmak çok zor. Koşulları çok ağır. Bu koşulların büyük bölümü de,  hukuki sebeplerden ötürüdür. Avrupa standartlarına imza atmış bir ülkedir, Türkiye. Düşünce ve basın özgürlüğü olmazsa; basın olmaz. Ülke ne kadar gelişirse, basın özgürlüğü o derece yükselir. Basın özgürlüğü, birçok ülkede istenilen boyutta değil. Özgürlüğün çok olduğu ülkelerde, bir yol çıkılmış ve bu özgürlüğe kavuşulmuştur. İngiltere’de basının, bir vatandaşın hakkından fazla bir hakkı yoktur. Özgürlük olmazsa, basın olmaz, medya olmaz” sözleri ile oturumu tamamladı.

Etkinliğin bitiminde; GAÜ iletişim Fakültesi Dekan Vekili Doç. Dr. Remziye Terkan da, katılımcılara teşekkür ederek, anı plaketlerini sundu.